Erişkinlik döneminde görülen damar tıkanıklıkları, kapak hastalıkları, anevrizmalar ve varisler gibi kalp-damar hastalıklarının tanı ve cerrahi tedavisi gerçekleştirilmektedir
Ayrıca yenidoğan, bebeklik ve çocukluk dönemi kapsayan, pediyatrik kadrdiyovasküler cerrahi olarak adlandırılan bu nitelikli branşta başta doğumsal kalp hastalıkları, romatizmal kalp hastalıkları ile ritim ve ileti bozuklukları olmak üzere cerrahi gerektiren tüm kalp-damar hastalıklarının tanı ve tedavisi yapılmaktadır.
Kalbin oksijenlenmesi / kanlanması/beslenmesi kalbin kendi içindeki kanla değil; aort damarından ayrılan sağ ve sol kalp atardamarlardan (koroner arterler) beslenir.
Ateroskleroz denilen durumun gelişmesi ile damar içinde plaklar oluşur. Bu damarlar veya küçük dalları tıkandığı zaman besledikleri ilgilli alanda harabiyet oluşması sonucu kalp krizi (miyokart infarktüsü) denilen tablo meydana gelir. Bu durum çoğu zaman tehlikeli olabilmekte, kalbin kasılma kusurlarına ve ölümcül aritmilere neden olmaktadır.
Koroner arter hastalığı genellikle egzersizle ortaya çıkan, istirahatle düzelen göğüs ağrısı gibi klinik şikayetler, göğüs üzerinde başlayıp sol kol iç tarafına vuran büyük bir ağrı şikayeti veya stres testi esnasında EKG veya sintigrafide iskemi bulgularının saptanması yada koroner anjiografide koroner arterlerde önemli daralma veya tıkanıklıkların görülmesi ile teşhis konulur.
Pozitron emisyon tomografi (PET) ile kalp kasının canlı olduğu aynı zamanda gelen kanın yeterli olup olmadığı kontrol edilebilir.
Koroner anjiyografi’de kol veya bacağın büyük atar damarların birine ince küçük bükülebilir bir katater yerleştirerek koroner arterlerin çıktığı aort damarına kadar ilerletir. Kateterden koronerlere boyalı bir madde verilir. Bu arada çekilen filmde koroner damarlarınızda hangi bölgelerinde ne kadar darlık olduğu tespit edilir.
Stent kalp krizi geçirmekte olan bir hastada veya kalbinde tek damarda tıkanıklık yaşanan hastalarda tercih edilebilecek bir yöntemdir.
Koroner anjiyo gibi kol veya kasık damarından kateter aracılığıyla girilip damarlardaki darlıklara stent konularak damarların açılması sağlanır. Damardaki darlığın ve diğer risk faktörlerine bağlı olarak ilaçsız veya ilaçlı stent kullanılabilir. Günümüzde stentlerdeki en ciddi sorun yeniden tıkanma ihtimalleridir. Bunun için stent yapılan hastalarda ömür boyu kan sulandırıcı (pıhtı engelleyici) ilaçlar kullanmak gerekir.
Bypass özellikle çoklu damar tıkanıklıklarında tercih edilen tedavi yöntemidir.
Bypass ameliyatı bacaklardan alınan toplardamarlar veya göğüsten ya da koldan alınan atardamar ile kalbin tıkanmış olan koroner damara takılması işlemidir. Bu girişim sonrasında tıkalı damardan geçemeyen kan akışı yeni takılan damarlardan geçerek kalbi besler.
Bu operasyon çoğunlukla bir açık kalp ameliyatı gerektirir; yani insan kalbi ve akciğerleri tamamen durdurularak kalbin üzerinde daha rahat çalışma olanağı sağlanır ve bu esnada beyin ve diğer organların kan ve oksijen ihtiyacı vücut dışında bulunan bir yapay ‘kalp-akciğer’ makinesi sayesinde karşılanır.
Açık bypass ameliyatına göre daha az invaziv bir cerrahi tekniktir. Kesi yeri daha küçüktür, göğüs ön duvar kemiği kaldırılmaz ve işlem kalp çalışırken yapılabilir. Bu komplikasyon risklerini, hastanın kendine gelme süresini azaltır. Genellikle kalbin ön inen dalındaki (LAD) darlıklarında uygulanır.
Robot destekli koroner bypass ameliyatı her hasta için uygun değildir. Kalbin ön yüzündeki LAD damarı bypass etmek için kullanılır.
Bununla beraber bacaktan ve koldan damar çıkartmak için endoskopik damar çıkartma yöntemi kullanılabilmektedir.
Tüm ameliyat şekillerinde yapılan damar bypass sayısına göre değişmekle beraber ortalama 2 ila 4 saat arasında süren ameliyatlardır.
İlk 24 saat kanama ve ritim bozukluklarının en sık görüldüğü dönem olduğu için bypass ameliyatlarından sonra hastalar yaklaşık 24 saat yoğun bakımda takip edilir.
Ameliyattan sonra hastalar genelikle bir-iki gün yoğun bakımda kalır ertesi gün servise çıkarılır . Servise çıktığı gün kendi ihtiyaçlarını kendisi karşılayabilir durumda olur. Herhangi bir sorun yoksa hastalar 4.veya 5. günde eve taburcu edilir.
Normalde 4-6 cm2 olan olan mitral kapak alanı genellikle çocukluk çağında geçirilen streptokok enfeksiyonlarına bağlı giderek daralır ve küçülür. Kapak alanı 2 cm2 nin altına düştüğünde hastaların şikayetleri başlar.
Mitral kapak darlığı ile beraber sol kulakçık büyür ve basıncı artar. Bu durum akciğerde sıvı toplanması ile akciğer damarı basıncı yükselir. Tedavisiz kalındığında kalbin sağ tarafı da bu durumdan etkilenir ve bir müddet sonra sağ kalp boşlukları genişler ve triküspid kapakta da yetersizlik meydana gelir.
Sol kulakçık büyüdükçe ölümcül seyredebilen atriyal fibrilasyon gibi düzensiz kalp ritimlerine yol açar.
Mitral kapak darlığında teşhis esas olarak ekokardiyografi ile konur.
Tüm kapak hastalıklarının takip ve tedavisi efor kapasitesine göre belirlenir. New York Kalp Birliğinin (NYHA) Fonksiyonel Sınıflamasına göre kalp ritim bozukluğu ile beraber ağır aktivite sırasında şikâyetin olması, ya da tek başına günlük basit aktivite veya dinlenme halinde şikayetlerinin olması durumunda ameliyat olmak gerekmektedir.
Mitral kapak yetersizliği sol karıncık kasıldığı zaman vücuda pompalanması gereken kanın bir kısmının kapaktaki kaçak nedeniyle sol kulakçığa geri dönmesidir. Bunun sonucu olarak zaman içinde kalp büyümeye ve akciğerde basınç artmaya ve şikayetler oluşmaya başlar.
Yakınması, kalp fonksiyonlarında bozulma başlayan veya kalp büyümesi gelişen hastalar vakit kaybedilmeden ameliyat edilmelidir.
Mitral kapak ameliyatlarında en çok kullanılan yöntem; klasik açık kalp kalp ameliyatıdır. Bunun yanı sıra Minimal İnvaziv ve Robotik Cerrahi gibi yöntemler kullanılır.
Mitral kapağın tamir edilmesi öncelikli tercihtir. Bu yöntem doktorunuz tarafından yeterli başaralı sonuçlar alacağını düşünülmüyorsa mitral kapak uygun yapıda protez kapak ile değiştirilir. Protez kapak olarak mekanik kapak tercih edilirse enfekte olmadığı sürece çok uzun yıllar dayanır. Mekanik kapakların kullanımında ömür boyu kan sulandırıcı ilaç kullanmak gereklidir. Biyolojik kapaklarda ise ilk 3 aydan sonra kan sulandırıcı ilaç kullanmak gerekmez.
Aort kapağı, kalp kasıldığında açılır ve tüm vücuda kan pompalamasına izin verir. Kalp kası gevşediğinde aort kapağı kapanır ve kalbin pompaladığı kanın vücuda geri dönmesini engeller.
Aort kapağının iki fonksiyonel bozukluğu vardır. Bunlar;
Aort darlığı ve Aort yetersizliğidir
Aort Kapak Darlığı ve Aort Yetersizliği Aort darlığında kalp vücudumuza kolayca kan pompalayamaz. Kalbin daha fazla çalışması gerekir, bu da zamanla kalbi zayıflatır ve kalp yetmezliğine neden olur. Normalde 3-4 cm2 olan aort kapak alanı 1 cm2'nin altına düştüğünde ciddi aort darlığı oluşur. Bu ciddi ve ölümcül bir durumdur. Aort darlığının kesin tanısı ekokardiyografi ile konur.
Aort yetersizliği, aort kapağının gevşediği, kanın kalbe geri aktığı zamandır. Aort yetersizliğinin kesin tanısı, aort darlığında olduğu gibi ekokardiyografi ile konur.
Biküspit Aort Kapağı
Konjenital 2 yaprakçıklı aort kapağı Kalıtsal olduğu bilinen en sık doğumsal kalp anomalisidir. Biküspit aort kapağı olan hastalarda aort darlığı, aort yetersizliği, aort anevrizması (kabarcıklanma) ve buna bağlı aort diseksiyonu görülebilir. Bu nedenle bu hastaların yakın takibi önemlidir. Biküspit aort kapağı ve aort protez kapak tipleri için cerrahi müdahaleler, normal aort kapak müdahaleleri ile aynıdır.
Aort Kapak Hastalıklarında ameliyat ne zaman ve nasıl yapılır?
Kalbin kasılma gücü %50'nin altına düşmüşse, egzersiz sırasında performansta düşüş varsa veya hastalık hızla ilerliyorsa ameliyat gerekir.
Aort kapağının onarımı birincil seçimdir. Aort kapak ameliyatları standart açık kalp ameliyatı şeklinde yapılır. Minimal İnvaziv yöntemle yapan merkezler de var. Protez kapak kullanımının avantaj ve dezavantajları, mitral kapak yetersizliğinde kapak replasmanı ile aynı özelliklere sahiptir.
Son yıllarda popüler hale gelen bir diğer aort kapak cerrahisi yöntemi de OZAKİ işlemidir. Ozaki cerrahisinde protez kapak kullanılmaz. Bunun yerine kireçlenmiş kapak temizlenir ve kendi perikardı kullanılarak hastaya özel bir kapak oluşturulur.
Aort damar çapının normalden daha geniş olmasıdır. Anevrizma dediğimiz bu hastalık zaman içinde aort damarının yırtılması olarak bilinen aort diseksiyonu’na dönüşür.
Anevrizma göğüs boşluğunda ise torasik anevrizma, karın boşluğunda ise abdominal aort anevrizması adını alır.
Aort anevrizması, muayene, röntgen, bilgisayarlı tomografi ve MR ile saptanabilir.
Eğer anevrizma çapı 55 mm’yi aşmışsa, anevrizma çapından bağımsız son 6 ayda >5mm ve üstünde genişleme göstermişse ameliyat edilmelidir.
Aort anevrizması kalpten çıkan bölümünde ise genellikle açık ameliyat veya minimal invaziv tekniklerle bu ameliyatlar yapılır.
Torasik aort anevrizması ameliyatında TEVAR (torasik endovasküler aortik Onarım ) tekniği kullanılır
Abdominal aort anevrizması ameliyatı ise genellikle kateter temelli olarak kasıktan yapılan EVAR (abdominal endovasküler aortik onarım) işlemiyle yapılır.